Sözcük Türleri

SÖZCÜK TÜRLERİ

Sözcük, dilin anlamlı ya da görevli en küçük birimidir. Dilimizde “isim (ad), sıfat (ön ad), zamir (adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem ve fiil (eylem)” olmak üzere sekiz tür sözcük vardır. Bu türlerden fiiller dışındaki kalanlar isim (ad) soyludur. Esas olarak dilimizdeki tüm sözcükler ad ve eylem olarak ayrılabilir.

Önemli Not: Bir sözcüğün türü, etkilediği sözcüğe ve yaptığı göreve göre belirlenir.

Sözcük Türleri:

Ad Soylu Sözcükler:

Adlar: Varlıkları karşılar.
Sıfatlar: Adları niteler, belirtir.
Zarflar: Eylemleri anlamca etkiler.
Edatlar: Cümlede görev ve anlam kazanır.
Bağlaçlar: İki unsuru birbirine bağlar.
Ünlemler: Duyguları yansıtır.
Ad soylu sözcüklerden edat, bağlaç ve ünlemler cümle dışında, kendi başlarına bir anlam ifade etmez.

Eylemler (Eylem Soylu Sözcükler):

Varlıkların devinimlerini (hareketlerini) karşılar.
Ad soylu sözcüklerle eylemlerin farkı: fiillerin sonuna mastar ekleri veya şimdiki zaman eki getirilebilir. Ancak ad soylu sözcüklere bu ekler getirilemez. Mastar ekleri, cümle içerisinde eklendiği sözcükleri isimleştirir.
Türkçede bir sözcüğü tek başına söylediğimizde onun türünü kesin olarak belirlememiz zordur. Bu yüzden cümle içindeki anlam ve işleve bakılmalıdır.

İsim (Ad)

Doğadaki canlı ve cansız tüm varlıkları, kavramları tek veya toplu olarak karşılayan onları tanımaya, diğerlerinden ayırmaya yarayan sözcüklere ad denir.
Varlıklara verilişlerine göre;

Tür (Cins) Adı: Birden çok varlığın ortak adıdır. Bazen o türün tamamını karşılarken bazen türden sadece birini karşılar. Dar ve geniş kapsamlı olabilir.
“şehir, dil, ırmak, kedi, insan, kalem…”

Özel Ad: Söylendiğinde spesifik bir kavramı dile getiren adlardır. İlgili varlığın tanıtıcı, ona özgü ismidir. Kişi, ülke, millet, hayvan, dil, din, gazete, dergi, kitap, makale, dağ, deniz, dere, tepe, ova, boğaz, körfez, kurum, dernek, sendika, gök cisimleri, meslek adları özel adlar içerisinde değerlendirilir. Özel adlar büyük harfle başlanarak yazılmalıdır.

Not: Özel isimlere gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılırken yapım ekleri ayrılmaz.

Not: Bir sözcük, kullanıldığı yere göre farklı cümlelerde hem cins adı hem özel ad özelliği kazanabilir.

Varlıkların oluşlarına göre;

Somut Ad: Varlığını duyu organları vasıtasıyla hissedebildiğimiz varlıkları karşılayan adlara somut ad denir. “Ses, koku, rüzgâr, ışık, sis, cadde, ülke, kitaplık…”

Soyut Ad: Var olduğunu mantıkça veya mental yollardan kabul ettiğimiz; ancak duyularımızla algılayamadığımız kavramları karşılayan sözcüklere soyut isim denir. “Uyku, rüya, huy, mutluluk, hüzün, vicdan, irade, aptallık…”

Not: Somut isimler mecazlaşarak soyut bir anlam kazanabilir.

“Onun fikirleri geçmişten beri yolumuzu aydınlatıyor.” Örneğinde “aydınlatmak” normalde somut bir anlam ifade etmesine rağmen bu cümlede soyut bir anlama gelecek şekilde kullanılmıştır.
Varlıkların sayılarına göre;

Tekil Ad: Sayıca sadece bir kavramı karşılayan adlardır.

Çoğul Ad: Birden çok varlığı bildiren, çoğul eki almış adlardır.

Topluluk Adı: Biçimce tekil olduğu hâlde, birden çok varlığı karşılama anlamı barındıran adlardır. Aynı türden varlıkların toplu hâlde bulunduklarında aldıkları isimdir. “Alay, tabur, orman, halk, meclis, aile, koro, ordu, bölük, dizi, sürü, ekip, düzine, takım, deste…”
Topluluk adları çoğul eki aldıklarında hem topluluk adı hem çoğul ad olmuş olurlar. “Ormanlar, ekipler, ordular, takımlar…”

“-ler” Ekinin Cümleye Kattığı Anlamlar

-          Çokluk anlamı katar: “Kalemlerin ucunu açtım.”
-          Abartma anlamı katar: “Dünyalar benim oldu.”
-          Saygı anlamı katar: “Cumhurbaşkanımız geldiler.”
-          Sürerlik anlamı katar: “Akşamları kitap okurdu.”
-          “Yaklaşık” anlamı katar: “Elli yaşlarında bir adam dolmuştan indi.”
-          Aile, grup anlamı katar: “Annemler katiyen buna izin vermez.”

Not: Özel adlara “–gil” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılmaz. Sadece “benzerleri” ve “adaşları” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılır. Yapım ekleri ayrılmaz.

Adıl (Zamir)

Adların yerini tutan, adlar yerine kullanılabilen sözcük ya da eklere denir. Adılların özellikleri:
-          Adın yerini tutar.
-          Adın aldığı tüm ekleri alabilir, cümlede üstlendiği görevleri yapabilir.
-          Yerini tuttuğu adı cümlede gereksiz kılar.
-          Bir cümlenin yerini de tutabilir: “İyi duygularınız olsun; bu bana yeter” cümlesindeki “bu” adılı, kendisinden önceki cümlenin yerine kullanılmıştır.

Kişi (Şahıs) Adılı: Sadece kişi (insan) adlarının yerine kullanılan sözcüklere denir. İnsan dışı adlar için kullanılırsa sıfat olur.

“Ben, sen o, biz, siz, onlar”

Not: Şahıs adılları, adın tüm durum (hâl) eklerini alabilir.

Dönüşlülük Adılı: Dönüşlülük adılı “kendi” sözcüğüdür. Eylemin yapana döndüğünü gösterir. Çoğu kez kişi adılları yerine kullanılır. Kişi adlarıyla birlikte kullanılırsa özneyi pekiştirir. Tüm iyelik eklerini alır. Tamladığı sözcük, aldığı iyelik ekiyle “kendi” sözcüğünün kaçıncı kişiyi karşıladığını belirtir. “Kendi” sözcüğü hem tamlayan hem tamlanan durumunda kullanılabilir.

İşaret (İm) Adılı: Adların yerini işaret yoluyla tutar. “Bu, şu o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, öyle, böyle, şöyle” sözcükleri işaret adılı olarak kullanılabilir. “O” ve “onlar” sözcükleri kişi adı yerine kullanılırsa kişi adılı, insan dışı varlıkların (hayvanlar dahil) yerine kullanılırsa işaret adılı olur. “Böylesi, şöylesi, öylesi” sözcükleri de tarz anlamlı işaret adılıdır.
“Böylesi daha güzel.”

Belgisiz (Belirsiz) Adıl: Hangi ismin yerini tuttuğu kesin olarak belli olmayan adıllardır. “Biri, birisi,  birçoğu, birkaçı, bazı, başkası, hepsi, hiçbiri, kimse, hiç kimse, kimi, kimisi, çoğu, şey…” sözcükleri belgisiz adıl olarak kullanılabilir.

Not: “Şey” sözcüğü daima ayrı yazılır ve cümlede her zaman adıl türünde kullanılır.

Soru Adılı: İsimlerin yerini soru yoluyla tutar. “Kim, kimi, kime, kimde, kimden, kimin, neye, neyi, neyde, neyden, ne, nereye, nerede, nereyi, neresi, hangisi, hangimiz, hanginiz, kaçı, kaçımız, kaçınız…”

Ek Durumunda İyelik Adılı: Varlığın, kime ya da neye ait olduğunu bildirir. “-im, -in, -i, -imiz, -iniz, -leri” ekleri iyelik adılı olarak kullanılabilir. Bu ekleri alan sözcüklerin başına “benim, senin, onun, bizim, sizin, onların” sözcükleri getirilerek ad tamlaması grubu oluşturulabilir.

Not: İyelik ekleri tamlanan durumundadır. “Benim öğretmen-im

Not: “-im” eki ekeylem görevi de yapabilir. “Yıllardır burada öğretmen-im.”

Not: 3. Tekil kişi iyelik eki ve 2. Tekil kişi iyelik eki bazen aynı durumda bulunabilir. Bu durum anlatım bozukluğu nedenidir.

“Kardeş-ini gördüm.” cümlesinin başına hem “onun” hem “senin” sözcüğü getirilebilir, bu cümleden hangi kişinin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle bu durum, anlatım bozuklukları içerisinde değerlendirilebilir.

Not: İyelik ekleri ilgi eki olarak sayılamaz. Türkçede yalnızca bir adet ilgi eki vardır; o da “-ki” ekidir.

İlgi Adılı: Ad tamlamasında, tamlananın yerini tutan eke ilgi adılı denir. İlgi adılı, “-ki” ekidir. Sözcüğe bitişik yazılır. Tamlayandan sonra kullanılır.

Ek Bilgi: Türkçede Kullanılan Diğer “-ki” Ekleri:

-          Bağlaç Olan “ki”: İki unsuru birbirine bağlar ve bir sözcük olduğu için daima ayrı yazılır.
“Uyarıları önemsemiyor ki kendini düzeltsin.”
“Neşeli ol ki genç kalasın.”
“Anladım ki hiç kimse sen değil.”
-          Sıfat Yapan “ki”: Yer ve zaman anlamı taşıyan sözcüklere gelerek onları sıfat yapar.
“Dün maç, yarınki toplantı, sokaktaki adam…”

Adılların Yapısı (Basitlik, Türemişlik ve Bileşiklik Açısından Adıllar)

Basit Adıllar: Yapım eki almamış tüm adıllardır. “Ben, bu, kim…”

Türemiş Adıllar: En az bir tane yapım eki almış adıllardır. Genellikle türemiş adıl yoktur. Örnekler: “şuncağız, oncağız…”

Bileşik Adıllar: İki adet ismin birleşmesiyle oluşur. “Hiçbiri, birçoğu, birkaçı, birtakım…”

Sıfat (Ön Ad)

Adlardan önce gelerek onları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün sıfat olabilmesi için, mutlaka bir adı nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. “Ben sıfata sıfat demem; yanında isim olmayınca.”

Niteleme Sıfatları: Varlıkların rengini, biçimini, durumunu, kısaca “nasıl” olduklarını bildirir. İsme “Nasıl?” sorularak bulunur.

diz boyu çamur”
okul öncesi eğitim”
ekmek arası döner”
sahibinden satılık araba”
neşeli günler”
mavimsi gömlek”
kareli kumaş”

Not: Unvan sıfatları da niteleme sıfatı sayılır. (Ek bilgi: Bütün unvanlar büyük harfle başlar.)

“Ayşe Teyze
Uzun Hasan”
Doktor Bülent Bey

Adlaşmış (İsimleşmiş) Sıfat: Niteleme sıfatlarının nitelediği isim bazen düşebilir. Bu durumda düşen isimdeki çekim ekleri niteleme sıfatlarına eklenerek adlaşmış sıfat yapılır.
Güzeller içinden bir seni seçtim.” Örneğinde “güzeller” sözcüğü, aslında güzel kadınlar veya erkekleri kastetmektedir.
“Doktor, hastaları muayene etmek için odaya geldi.” Örneğinde “hastalar” sözcüğü, “hasta insanlar” yerine kullanılmıştır.

Belirtme Sıfatları: Sayı, soru, belirsizlik ve işaret yönlerinden adları belirten sıfatlara belirtme sıfatları denir.
İşaret (İm) Sıfatı: Varlıkları işaret ederek belirtir. Cümlede işaret sıfatını bulmak için genellikle “Hangi?” sorusu kullanılır.
Asıl İşaret Sıfatları: “Bu, şu, o, öteki, beriki, dünkü, yarınki, akşamki…”
Tarz Anlamlı İşaret Sıfatları: “Böyle, şöyle, öyle”

Not: En yakındaki varlık için “bu”, biraz uzakta olan varlık için “şu”, daha uzaktaki veya konuşma esnasında orada olmayan varlıklar için “o” sıfatı kullanılır.
Belgisiz (Belirsiz) Sıfat: Adları tam olarak değil de aşağı yukarı belirten sıfatlardır. “Bütün, hiçbir, her, çoğu, başka…”

Not: “Bir” sözcüğü kesin sayı anlamı veriyorsa sayı sıfatı, vermiyorsa belgisiz sıfattır. Sayı sıfatı olan “bir” yerine “iki, üç, on” gibi sayılar getirilirse anlam bozulmaz .
Soru Sıfatı: Adların sayısını, sırasını, ölçüsünü bildirir.
Asıl Sayı Sıfatları: “Kaç?” ile bulunur.  “Üç, beş, on…”
Sıra Sayı Sıfatları: “Kaçıncı?” ile bulunur. “Üçüncü, ilk, son…”
Üleştirme Sayı Sıfatları: “Kaçar?” ile bulunur. “Birer, ikişer…”
Kesir Sayı Sıfatları: “Beşte iki, yüzde doksan, yarım, çeyrek, tam…”

Sıfatlarda Anlam Özellikleri

 Derecelendirme:
Eşitlik derecesi: kadar, gibi
Üstünlük derecesi: -den daha
En üstünlük derecesi: en
Aşırılık derecesi: pek, çok, oldukça, epey, az, gayet…

Not: Bu ekler aynı zamanda iki nesne arasında niceliğin ya da niteliğin karşılaştırılmasını sağlar.

Küçültme:
“-cik, -ce, -(i)msi, -(i)mtrak, -cek…” ekleriyle yapılır.

Pekiştirme:
Tekrar (İkileme) yoluyla pekiştirme: iri iri gözler
“-mi” eki yardımıyla pekiştirme: güzel mi güzel yemek”
“ama” sözcüğü yardımıyla pekiştirme: nefis ama nefis tatlı
“m,p,r,s” harfleri yardımıyla pekiştirme: yemyeşil, sapsarı, tertemiz, masmavi, sapasağlam, gepegenç, karmakarışık, abuk sabuk, rengarenk…

Not: Sıfatlar, zamirleri (adılları) da niteleyebilir. “Hiçbir şey senden daha önemli değildir.”

Not: Bir sıfat birden fazla ismi niteleyebilir. “Yeni evimizin geniş odaları, salonları, koridorları vardı.”

Not: Bir isim birden fazla sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir. “Şu iki çocuk geçen gün kavga ettiler.”

Not: Bir isim hem niteleme hem belirtme sıfatı alabilir. “Yaşlı bir adam yolun kıyısından yürüyordu.”

Not: Sıfatın olduğu her yerde bir sıfat tamlaması oluşur.

Belirteç (Zarf)

Eylemleri, eylemsileri, sıfatları ya da kendi türünden sözcükleri çeşitli yönlerden belirten sözcüklerdir. “Daha” ve “en”, üstünlük zarfları olarak kullanılabilir. Bunlar, miktar zarfları olarak kabul edilir.

Durum (Niteleme) Zarfı: Eylemin, eylemsinin, sıfatın ya da zarfların niteliğini bildirir. Eyleme sorulan “Nasıl?” sorusuyla bulunur.
Belki bir gün özlersin.”
“Onu mutlaka aramalısın.”
Yorgun görünen öğrencilere izin verildi.”
“Polisi gören hırsız koşarak uzaklaştı.”

Zaman Zarfı: “Ne zaman?” sorusunun yanıtıdır.
Önceleri bu durumdan mustaripti.”
Şimdi gelebilirsin.”
“Otobüs birazdan burada olacak.”
Henüz gelmedi.”
Artık sevmeyeceğim.”

Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfı: Eylemlerin anlamlarını miktar yönünden tamamlar. Eyleme “Ne kadar?” sorusu sorularak bulunur. “Gayet, oldukça, epey, biraz, az…”
Çok düşün, az söyle.”

Yer-Yön Zarfı: Eylemlerin yerini ve yönünü belirtir. “Yukarı, aşağı, ileri, geri, dışarı, içeri, öte, beri.” (Bu örneklerin haricinde yer-yön zarfı yoktur.)        
 
Not: Yer-yön belirteçleri ikileme biçiminde kullanılırsa artık yer-yön belirteci olmaz.

“Kamyon geri geri gidiyor.” Bu örnekte “geri geri” durum zarfıdır.
İleri geri konuşuyor.” Bu örnekte “ileri geri” durum zarfıdır.

Soru Zarfı: Soru zarfları, diğer zarfları bulmak için sorduğumuz soruların cümlede yer almış biçimleridir. “Nasıl, ne zaman, ne kadar, neden, ne…”

Cümleye Soru Anlamı Katma

Soru Zamiriyle: “Bu kuş sesleri nereden geliyor?”
Soru Sıfatıyla: “Bu resmi hangi öğrenci yapmış?”
Soru Zarfıyla: “Bu çiçekleri neden sulamıyorsunuz?”
Soru Ekleriyle: “Sana verdiğim romanı okudun mu?”

Not: Bir cümlede soru zamiri, sıfatı veya soru belirtecinin bulunması, soru anlamının mutlaka o sözcükle sağlandığını göstermez. Hatta cümlede hiç soru anlamı da bulunmayabilir.
“Bu kitabı kimden aldığını söylemedi mi?”
“Onun hangi mahallede oturduğunu bilmiyorum.”

Not: Cümlenin öğeleri açısından düşünüldüğünde ad cümlelerinin de belirteci olabilir.
“Bugün hava çok güzel.” Cümlesinde “bugün” ve “çok” sözcükleri zarf görevinde kullanılmıştır.

Zarfların farklı kullanımına örnekler:

Zarfların eylemi etkilemesi: “Bugün çok çalıştık.”
Zarfların eylemsiyi etkilemesi: “Çok çalışan kazanır.”
Zarfların sıfatı etkilemesi: “Çok soğuk su içme.”
Zarfların zarfı etkilemesi: “Çok hızlı gitme.”

Belirteçlerde Anlam İlişkileri

Kesinlik: elbet, elbette, mutlaka, asla, ne olursa olsun…
Dilek: bari, keşke, inşallah, umarım…
Olasılık ve Varsayım: belki, olsa olsa, tut ki…
Yanıt: Peki, evet, hayır, hay hay…
Sınırlama: artık, ancak, yalnızca, sadece…
Koşul: Eğer, şayet, aksi takdirde…
Üleştirme: birer birer, teker teker…
Yaklaşıklık: aşağı yukarı, şöyle böyle…
Gösterme: işte…
Yineleme: tekrar, gene, yine, on kez, ikide bir…
Seyreklik: ara sıra, bazı bazı, kimi kez…

İlgeç (Edat)

Tek başına anlamı olmadığı hâlde cümle içinde değişik anlam ilişkileri kuran sözcüklerdir. İlgeçlerin özellikleri:
-          Sözcükler arasında değişik anlam ilgileri kurar: araç, durum, amaç…
-          Bazı ilgeçler cümleye öbekleşmeden girer. Genellikle de kendisinden önceki sözcükle öbekleşerek girer. Sıfat ve zarf öbeği, oluşturabilir.
-          Başlıca edatlar: gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, ile, sade, sadece, bir, tek, denli, değin, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -den dolayı, -den başka, yalnız, yoksa (acaba)…
-          “Sadece” anlamına gelen tüm sözcükler ilgeçtir.
-          “değil” ve “mi” sözcükleri her durumda ilgeçtir. “Bu kitabın dili yalın değil.
-          Cümleden edat çıkarılırsa anlam bozulur, ancak bağlaç çıkarılırsa anlam bozulmaz.

Not: “Yoksa” ve “sanki” sözcükleri cümle başında yazılırsa edattır.
Yoksa gitti mi?”
Sanki kazandı da kazanmış gibi konuşuyor.”

Bağlaç

Tek başına anlamı olmayan, eş görevli sözcükleri, sözcük gruplarını, cümle öğelerini ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüklerdir.
Eş görevli sözcükler: “çamurlu ve dar yollar, Leyla ile Mecnun…”
Sözcük grupları: “ağacın kırılan dalları ve yere dökülen yaprakları”
Cümle öğeleri: “Onun hem İzmir’de hem Antalya’da evi varmış.”
Cümleler: “Kitabı okudu ve yatağına uzandı.”

Başlıca Bağlaçlar: “ve, ile, ki, de, oysa, halbuki, lâkin, fakat, üstelik, hatta, çünkü, kaldı ki, ama, ya da, gel gör ki, gelgelelim, veya, dahi, bile…”

Ünlemler (Nidâ)

Sevinme, kızma, acıma, şaşma, korku gibi duyguları; çağrı, buyruk ve yasaklama gibi durumları bildiren sözcüklerdir. Tek başlarına genellikle anlam bildirmez.
A!, Aaa!, Ah!, Eh!, Aman!, Hey!, Haydi!, Hişt!, Of!, Eyvah!...

Eylemler ve Eylemsiler

Devinim bildiren sözcüklere eylem (fiil) denir. Eylemler kip ve kişi eklerini alabilir.

Kılış (İş) Eylemleri: Öznenin yaptığı işten, öznenin dışında başka bir varlık etkilenir. Nesne alabilen eylemlerdir. “Onu” sözcüğü eyleme getirilebilir. “boyamaz, delmek, bozmak, yapmak…”

Durum Eylemleri: Öznenin içinde olduğu koşulları anlatır. Nesne alamaz. “Onu” sözcüğü eyleme getirilemez. “oturmak, uyumak, dikilmek, gelmek…”
Durum eylemleri genellikle insanlar için kullanılır.

Oluş Eylemleri: Farklılaşma ve değişim bildirir. “solmak, morarmak, yeşermek, uzamak…”

Not: Kök hâlindeki bir eyleme getirilen yapım ekleri, o eylemi kılış, durum ya da oluş eylemlerinden birisine dönüştürebilir.
“Uzatmak” eylemi bir kılış eylemidir.
“Uzanmak” eylemi bir durum eylemidir.
“Uzamak” eylemi bir oluş eylemidir.

Not: Eylemler “-yor” ve mastar eklerini alabilir; böylece ad soylu sözcüklerden ayrılırlar. Ancak mastar ekleri, fiilin söylenişi için geçerlidir cümlede “gelmek, konuşmak” biçiminde yazılan eylemler artık eylem değil, eylemsidir.

Not: Eylemler çekimlenebilir.

Çekimli Fiil: Kip ve kişi bildirecek duruma girmiş eylemlere çekimli fiil denir.

Kip: Eylemin bir dilek ya da zaman bildirmek için girdiği duruma kip denir. İki gruba ayrılır.

Haber (Bildirme) Kipleri
Görülen geçmiş zaman (-di)
Öğrenilen geçmiş zaman (-miş)
Şimdiki zaman (-yor)
Gelecek zaman (-ecek)
Geniş zaman (-r, -er, -ar, -mez)

Tasarlama (Dilek) Kipleri
Dilek-şart kipi (-se, -sa)
Gereklilik kipi (-meli)
İstek kipi (-e)
Emir kipi (eki yok)

Not: Kipleri ayırmada temel nokta, kiplerin zaman bildirip bildirmemeleridir. Haber kipleri zaman anlamı bildirirken dilek kiplerinde zaman kavramı yoktur.

Kişi: Eylemi gerçekleştirendir. Eylemi kimin yaptığı çekimli eylemde eklerle bildirilir. Türkçede üç şahıs söz konusudur. Şahısların çoğulları da vardır. Cümlede kip ve kişi eki almayan sözcükler, eylem soylu bile olsa, onlara eylem denmez.

Eylem Çekimleri

Eylemin çekimli hâle gelmesi, ona kip ve kişi ekleri getirilerek sağlanır. Kip ekleri sadece eyleme ve ek eyleme gelebilir.

Çekimlemelerde genel kaide şu şekildedir: “Eylem + Kip Eki + Kişi Eki”

Haber (Bildirme) Kipleri: Eylemin hangi zamanda yapıldığını bildirir.

Görülen (Belirli) Geçmiş Zaman Kipleri: Anlatılan kişi eylemi görmüştür veya biliyordur.
“(ben) geldim, (sen) geldin, (o) geldi, (biz) geldik, (siz) geldiniz, (onlar) geldiler”

Öğrenilen (Belirsiz, Rivayet) Geçmiş Zaman Kipleri: Sonradan öğrenme anlamı vardır.
“(ben) gelmişim, (sen) gelmişsin, (o) gelmiş, (biz) gelmişiz, (siz) gelmişsiniz, (onlar) gelmişler”

Not: Rivayet geçmiş zaman kipi, cümleye “sonradan farkına varma” anlamı katabilir.
“Bugün epey yorulmuşum.”

Şimdiki Zaman Kipi: Eylemin söylenme ve gerçekleştirilme zamanı aynıdır.
“(ben) gidiyorum, (sen) gidiyorsun, (o) gidiyor, (biz) gidiyoruz, (siz) gidiyorsunuz, (onlar) gidiyorlar”

Not: “-mekte”, “-makta” ekleri da şimdi zaman anlamı verir.
“Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta.”

Not: Şimdiki zaman eki (-yor) ünlü daralması meydana getirebilir.
“Şu an çalışmak üzere eve gidiyorum.” Örneğinde “gideyorum” yerine “gidiyorum” şeklindeki yazım, ünlü daralmasına örnektir.

Gelecek Zaman Kipi: Eylem henüz gerçekleşmemiştir.
“(ben) geleceğim, (sen) geleceksin, (o) gelecek, (biz) geleceğiz, (siz) geleceksiniz, (onlar) gelecekler”

Geniş Zaman Kipi: Eylem, tüm zamanlar için geçerlidir.
“(ben) gelirim, (sen) gelirsin, (o) gelir, (biz) geliriz, (siz) gelirsiniz, (onlar) gelirler”

Not: Geniş zaman kipinin olumsuzu “–mez” eki ile yapılırken dilek kiplerinin olumsuzu “-me” ile yapılır.

Dilek (Tasarlama) Kipleri:

Dilek-koşul (şart) kipi: Eylemin gerçekleşmesi ön koşula bağlıdır. Eki (-se), (-sa)’dır.
“Ah bir zengin olsam.”

Gereklilik kipi: Eylemin olması gerektiğini bildirir. “-meli, -malı” ekleriyle yapılır.
“Yemeğini bitirmelisin.”

Not: Gereklilik kipi kimi cümlelere ihtimal anlamı katar.
“Yanındaki babası olmalı.”

İstek kipi: “-e, -a” ile yapılır.
“Allah razı ola.” “Hadi rast gele!”

Emir (Buyruk) kipi: Eki yoktur.
“Lütfen gidiniz.” “Bizi bekleyin.” “Dur oturma oraya!”

Eylemlerde Anlam Kayması

Bir eylem kipinin kendi anlamı dışında, başka bir kip yerine kullanılmasıdır.
“Yarın seni burada bekliyorum.” (Şimdiki zaman kipi, gelecek zaman anlamında kullanılmıştır.”
“Sanatçı, yıllar önce burada doğar.” (Geniş zaman kipi, geçmiş zaman anlamında kullanılmıştır.”

Ek Eylem

Sözcük özelliğini yitirip ek durumuna gelen “-imek” eylemidir. Ek eylemin cümlede iki görevi vardır:
1.      Basit çekimli eylemleri, bileşik çekimli yapar.
“Bek-li-yor-du” ve “Gel-ecek-miş” örneklerindeki “-du” ve “-miş” ekleri ek eylemdir.
2.      Ad soylu sözcükleri yüklem yapar.
“Bugün hava çok serindi.”

Not: Herhangi bir isim yüklem olmuşsa, orada mutlaka ek eylem vardır.

Basit Çekimli Eylem: Yalnızca bir tane kip eki alan eylemdir.
“eylem + kip eki + şahıs eki” şeklindedir.
“gittim, geldim, gördüler, yapacaklar…”

Bileşik Çekimli (Zamanlı) Eylem: Birden fazla kip eki alan eylemlerdir.
“eylem + kip eki + kip eki + şahıs eki” şeklindedir.
“biliyordum, gelecektin, yapacakmış, giderdiniz…”

Hikâye Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kipi “-di” kipidir.
“tanışmıştım, buluşacaktınız, seviyorduk, otursaydınız…”

Rivayet Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kipi “-miş” kipidir.
“buluşacakmışsınız, seviyormuş, otursaymışlar…”

Şart Bileşik Zamanlı Eylem: İkinci kipi “-sa” kipidir.
“tanışmışsak, buluşacaksalar, seviyorsa, kalırsak…”

Not: Bir eylemde iki kip eki varsa, ikincisi ek eylemdir.

Katmerli Bileşik Zaman: Üçlü kiptir. Türkçede sık karşılaşılmaz.
Gel-ecek-idi-ise (gelecek zamanın hikâyesinin koşulu)

Not: Ek eylemin görülen geçmiş zamanda çekimi “-idi” ile yapılır.
“mutluydum, mutluydun, mutluydu, mutluyduk, mutluydunuz, mutluydular (mutlulardı)”

Not: Ek eylemin öğrenilen (rivayet) geçmiş zamanda çekimi “-imiş” ile yapılır.
“mutluymuşum, mutluymuşsun, mutluymuş, mutluymuşuz, mutluymuşsunuz, mutluymuşlar (mutlularmış)”

Not: Ek eylemin şart kipinde çekimi:
“mutluysam, mutluysan, mutluysa, mutluysak, mutluysanız, mutluysalar”

Not: Ek eylemin geniş zaman kipinde çekimi:
“mutluyum, mutlusun, mutludur, mutluyuz, mutlusunuz, mutlular”
Geniş zaman kipinde (-dir) ekinin yazımı isteğe bağlıdır, bu ek günlük kullanımda düşebilir.
“Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.” ve
“Türkiye’nin başkenti Ankara.” cümlelerinin ikisinin yazımı da doğrudur.

Not: Ek eylemin olumsuzu “değil” sözcüğüyle yapılır. “görevli değil, mutlu değilim…”
Ek eylemin olumsuzu olan “değil” sözcüğü, cümlede edat görevinde kullanılır.

Eylemsiler

Eylemlerden belli eklerle türetilip isim, sıfat ya da zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Bu sözcükler eylem gibi çekimlenmediği hâlde olumsuzluk eki alabilir. Eylemsiler çekimlenemez.

İsim-fiil (Adeylem): “Eylemlik” olarak da adlandırılır. Ad görevinde kullanılır. “-mak, -me, -iş” ekleriyle yapılır. İyelik eklerini alabilir.
“Kapının açılışı, öğrencinin çalışması, Türkçenin dirilişi, seni özlemek…”

Not: Bazı eylemler adeylem eklerini alıp kalıplaşarak bir varlığa ad olmuştur ve eylemsi özelliğini yitirmiştir.

“Bu pastanenin dondurması çok güzeldir, yemelisin.”
Çakmak almak için markete gitti.”
“Annemin dolmasını herkes çok beğenir.”
“Döner, Türklere has yemeklerdendir.”

Sıfat-fiil (Ortaç): Eylemlerden “-an, -esi, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip sıfat görevinde kullanılan sözcüklerdir. İyelik eklerini alabilir.
koşar adım, baş eğmez kar çiçeği, okumuş insan, kırılan cam, öpülesi el…”

Not: Ortaçlar öteki sıfatlar gibi adlaşabilir. “Durakta bekleyenler şimdi otobüse bindi.”

Not: Bazı ortaçlar tamlanan (iyelik) eki alabilir. “Yazdığım mektup, okuduğumuz kitap, aradıkları adres…”

Not: Sıfat-fiil eklerini alan kimi sözcükler eylemsi özelliğini kaybederek kalıcı isim olur.
“Evde hiç yiyecek kalmamış.”

Not: Ortaçların tamladığı isim bazı durumlarda düşebilir.
Çalışan kazanır.”

Bağ-fiil (Ulaç, Zarf-fiil): Zarf (belirteç) görevinde kullanılan eylemsilerdir. “-ıp(ip), -erek, -e … -e, -meden, -meksizin, -ince, -(r) … -mez, -eli, -inceye dek, -dikçe, -ken, -den beri, -den sonra, - di mi, -den önce, -esiye…” ekleri bağ-fiil ekleri olarak kullanılabilir.
Ulaçlar “Ne zaman?”, “Niçin?”, “Ne kadar?” gibi sorulara cevap verir.

Not: Bazı sözcükler ulaç eki almış gibi gözükse de ulaç olmayabilir.
“Bu görüşmeden sonuç çıkmaz.” (İsim)
Veresiye satışımız yoktur.” (Sıfat)

Not: “-dık” sıfat-fiil ekine “-de, -den, -ince” eklerinden biri getirilerek ya da “-cesine” ekiyle zarf-fiil anlamlı sözcükler türetilebilir.
Geldiğinde evde kimse yoktu.”
Çalışmadığından başaramadı.”
Yalvarırcasına bir şeyler anlatıyordu.”

Eylemler İçin Not: “güle oynaya, konuşa konuşa” şeklindeki eylemler tek eylem olarak sayılır. “Cümlede/paragrafta kaç tane eylem vardır?” şeklindeki sorular için bu eylemler bir tane alınır.

Hazırlayan:


Kaynaklar:

Tüm Türkçe yazılarında seçkin üniversiteye hazırlık kitapları, üniversite ders kitapları, güvenilir internet siteleri, bazı dil bilgisi makaleleri ve TDK resmî sitesi kaynak olarak kullanılmaktadır.


























Yorumlar