SÖZCÜK
TÜRLERİ
Sözcük, dilin anlamlı
ya da görevli en küçük birimidir. Dilimizde “isim (ad), sıfat (ön ad), zamir
(adıl), edat (ilgeç), bağlaç, ünlem ve fiil (eylem)” olmak üzere sekiz tür
sözcük vardır. Bu türlerden fiiller dışındaki kalanlar isim (ad) soyludur. Esas
olarak dilimizdeki tüm sözcükler ad ve eylem olarak ayrılabilir.
Önemli
Not:
Bir sözcüğün türü, etkilediği sözcüğe ve yaptığı göreve göre belirlenir.
Sözcük
Türleri:
Ad
Soylu Sözcükler:
Adlar:
Varlıkları karşılar.
Sıfatlar:
Adları niteler, belirtir.
Zarflar:
Eylemleri anlamca etkiler.
Edatlar:
Cümlede görev ve anlam kazanır.
Bağlaçlar:
İki unsuru birbirine bağlar.
Ünlemler:
Duyguları yansıtır.
Ad soylu sözcüklerden
edat, bağlaç ve ünlemler cümle dışında, kendi başlarına bir anlam ifade etmez.
Eylemler
(Eylem Soylu Sözcükler):
Varlıkların
devinimlerini (hareketlerini) karşılar.
Ad soylu sözcüklerle
eylemlerin farkı: fiillerin sonuna mastar ekleri veya şimdiki zaman eki
getirilebilir. Ancak ad soylu sözcüklere bu ekler getirilemez. Mastar ekleri,
cümle içerisinde eklendiği sözcükleri isimleştirir.
Türkçede bir sözcüğü
tek başına söylediğimizde onun türünü kesin olarak belirlememiz zordur. Bu
yüzden cümle içindeki anlam ve işleve bakılmalıdır.
İsim
(Ad)
Doğadaki canlı ve
cansız tüm varlıkları, kavramları tek veya toplu olarak karşılayan onları tanımaya,
diğerlerinden ayırmaya yarayan sözcüklere ad denir.
Varlıklara
verilişlerine göre;
Tür
(Cins) Adı: Birden çok varlığın ortak adıdır. Bazen
o türün tamamını karşılarken bazen türden sadece birini karşılar. Dar ve geniş
kapsamlı olabilir.
“şehir, dil, ırmak,
kedi, insan, kalem…”
Özel
Ad: Söylendiğinde
spesifik bir kavramı dile getiren adlardır. İlgili varlığın tanıtıcı, ona özgü
ismidir. Kişi, ülke, millet, hayvan, dil, din, gazete, dergi, kitap, makale,
dağ, deniz, dere, tepe, ova, boğaz, körfez, kurum, dernek, sendika, gök
cisimleri, meslek adları özel adlar içerisinde değerlendirilir. Özel adlar
büyük harfle başlanarak yazılmalıdır.
Not:
Özel isimlere gelen çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılırken yapım ekleri
ayrılmaz.
Not:
Bir sözcük, kullanıldığı yere göre farklı cümlelerde hem cins adı hem özel ad
özelliği kazanabilir.
Varlıkların oluşlarına
göre;
Somut
Ad:
Varlığını duyu organları vasıtasıyla hissedebildiğimiz varlıkları karşılayan
adlara somut ad denir. “Ses, koku, rüzgâr, ışık, sis, cadde, ülke, kitaplık…”
Soyut
Ad:
Var olduğunu mantıkça veya mental yollardan kabul ettiğimiz; ancak
duyularımızla algılayamadığımız kavramları karşılayan sözcüklere soyut isim
denir. “Uyku, rüya, huy, mutluluk, hüzün, vicdan, irade, aptallık…”
Not:
Somut isimler mecazlaşarak soyut bir anlam kazanabilir.
“Onun fikirleri
geçmişten beri yolumuzu aydınlatıyor.” Örneğinde “aydınlatmak” normalde
somut bir anlam ifade etmesine rağmen bu cümlede soyut bir anlama gelecek
şekilde kullanılmıştır.
Varlıkların sayılarına
göre;
Tekil
Ad:
Sayıca sadece bir kavramı karşılayan adlardır.
Çoğul
Ad:
Birden çok varlığı bildiren, çoğul eki almış adlardır.
Topluluk
Adı:
Biçimce tekil olduğu hâlde, birden çok varlığı karşılama anlamı barındıran
adlardır. Aynı türden varlıkların toplu hâlde bulunduklarında aldıkları
isimdir. “Alay, tabur, orman, halk, meclis, aile, koro, ordu, bölük, dizi, sürü,
ekip, düzine, takım, deste…”
Topluluk adları çoğul
eki aldıklarında hem topluluk adı hem çoğul ad olmuş olurlar. “Ormanlar,
ekipler, ordular, takımlar…”
“-ler”
Ekinin Cümleye Kattığı Anlamlar
-
Çokluk
anlamı katar: “Kalemlerin ucunu açtım.”
-
Abartma
anlamı katar: “Dünyalar benim oldu.”
-
Saygı
anlamı katar: “Cumhurbaşkanımız geldiler.”
-
Sürerlik
anlamı katar: “Akşamları kitap okurdu.”
-
“Yaklaşık”
anlamı katar: “Elli yaşlarında bir adam dolmuştan
indi.”
-
Aile,
grup anlamı katar: “Annemler katiyen buna izin vermez.”
Not:
Özel adlara “–gil” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılmaz. Sadece
“benzerleri” ve “adaşları” anlamı veren “-ler” eki kesme işaretiyle ayrılır.
Yapım ekleri ayrılmaz.
Adıl
(Zamir)
Adların yerini tutan,
adlar yerine kullanılabilen sözcük ya da eklere denir. Adılların özellikleri:
-
Adın yerini tutar.
-
Adın aldığı tüm ekleri alabilir, cümlede
üstlendiği görevleri yapabilir.
-
Yerini tuttuğu adı cümlede gereksiz
kılar.
-
Bir cümlenin yerini de tutabilir: “İyi
duygularınız olsun; bu bana yeter” cümlesindeki “bu” adılı, kendisinden
önceki cümlenin yerine kullanılmıştır.
Kişi
(Şahıs) Adılı: Sadece kişi (insan) adlarının yerine
kullanılan sözcüklere denir. İnsan dışı adlar için kullanılırsa sıfat olur.
“Ben,
sen o, biz, siz, onlar”
Not:
Şahıs adılları, adın tüm durum (hâl) eklerini alabilir.
Dönüşlülük
Adılı: Dönüşlülük adılı “kendi” sözcüğüdür. Eylemin yapana
döndüğünü gösterir. Çoğu kez kişi adılları yerine kullanılır. Kişi adlarıyla
birlikte kullanılırsa özneyi pekiştirir. Tüm iyelik eklerini alır. Tamladığı
sözcük, aldığı iyelik ekiyle “kendi” sözcüğünün kaçıncı kişiyi karşıladığını
belirtir. “Kendi” sözcüğü hem tamlayan hem tamlanan durumunda kullanılabilir.
İşaret
(İm) Adılı: Adların yerini işaret yoluyla tutar.
“Bu, şu o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, bura, şura, ora, öyle, böyle,
şöyle” sözcükleri işaret adılı olarak kullanılabilir. “O” ve “onlar” sözcükleri
kişi adı yerine kullanılırsa kişi adılı, insan dışı varlıkların (hayvanlar
dahil) yerine kullanılırsa işaret adılı olur. “Böylesi, şöylesi, öylesi” sözcükleri
de tarz anlamlı işaret adılıdır.
“Böylesi daha güzel.”
Belgisiz
(Belirsiz) Adıl: Hangi ismin yerini tuttuğu kesin olarak
belli olmayan adıllardır. “Biri, birisi,
birçoğu, birkaçı, bazı, başkası, hepsi, hiçbiri, kimse, hiç kimse, kimi,
kimisi, çoğu, şey…” sözcükleri belgisiz adıl olarak kullanılabilir.
Not:
“Şey” sözcüğü daima ayrı yazılır ve cümlede her zaman adıl türünde kullanılır.
Soru
Adılı: İsimlerin yerini soru yoluyla tutar. “Kim, kimi,
kime, kimde, kimden, kimin, neye, neyi, neyde, neyden, ne, nereye, nerede,
nereyi, neresi, hangisi, hangimiz, hanginiz, kaçı, kaçımız, kaçınız…”
Ek
Durumunda İyelik Adılı: Varlığın, kime ya da neye ait
olduğunu bildirir. “-im, -in, -i, -imiz, -iniz, -leri” ekleri iyelik adılı
olarak kullanılabilir. Bu ekleri alan sözcüklerin başına “benim, senin, onun,
bizim, sizin, onların” sözcükleri getirilerek ad tamlaması grubu
oluşturulabilir.
Not:
İyelik ekleri tamlanan durumundadır. “Benim öğretmen-im”
Not:
“-im” eki ekeylem görevi de yapabilir. “Yıllardır burada öğretmen-im.”
Not:
3. Tekil kişi iyelik eki ve 2. Tekil kişi iyelik eki bazen aynı durumda
bulunabilir. Bu durum anlatım bozukluğu nedenidir.
“Kardeş-ini
gördüm.” cümlesinin başına hem “onun” hem “senin” sözcüğü getirilebilir, bu
cümleden hangi kişinin kastedildiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle bu durum,
anlatım bozuklukları içerisinde değerlendirilebilir.
Not:
İyelik ekleri ilgi eki olarak sayılamaz. Türkçede yalnızca bir adet ilgi eki
vardır; o da “-ki” ekidir.
İlgi
Adılı: Ad tamlamasında, tamlananın yerini tutan eke ilgi
adılı denir. İlgi adılı, “-ki” ekidir. Sözcüğe bitişik yazılır. Tamlayandan
sonra kullanılır.
Ek
Bilgi: Türkçede Kullanılan Diğer “-ki” Ekleri:
-
Bağlaç
Olan “ki”: İki unsuru birbirine bağlar ve bir sözcük olduğu
için daima ayrı yazılır.
“Uyarıları
önemsemiyor ki kendini düzeltsin.”
“Neşeli
ol ki genç kalasın.”
“Anladım
ki hiç kimse sen değil.”
-
Sıfat
Yapan “ki”: Yer ve zaman anlamı taşıyan sözcüklere
gelerek onları sıfat yapar.
“Dünkü maç, yarınki toplantı, sokaktaki
adam…”
Adılların
Yapısı (Basitlik, Türemişlik ve Bileşiklik Açısından Adıllar)
Basit
Adıllar: Yapım eki almamış tüm adıllardır. “Ben, bu, kim…”
Türemiş
Adıllar: En az bir tane yapım eki almış adıllardır.
Genellikle türemiş adıl yoktur. Örnekler: “şuncağız, oncağız…”
Bileşik
Adıllar: İki adet ismin birleşmesiyle oluşur. “Hiçbiri,
birçoğu, birkaçı, birtakım…”
Sıfat
(Ön Ad)
Adlardan önce gelerek
onları çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten sözcüklerdir. Bir sözcüğün
sıfat olabilmesi için, mutlaka bir adı
nitelemesi ya da belirtmesi gerekir. “Ben sıfata sıfat demem; yanında isim
olmayınca.”
Niteleme
Sıfatları: Varlıkların rengini, biçimini, durumunu, kısaca
“nasıl” olduklarını bildirir. İsme “Nasıl?” sorularak bulunur.
“diz boyu çamur”
“okul öncesi
eğitim”
“ekmek arası
döner”
“sahibinden satılık
araba”
“neşeli günler”
“mavimsi gömlek”
“kareli kumaş”
Not:
Unvan sıfatları da niteleme sıfatı sayılır. (Ek bilgi: Bütün unvanlar büyük
harfle başlar.)
“Ayşe Teyze”
“Uzun Hasan”
“Doktor Bülent Bey”
Adlaşmış
(İsimleşmiş) Sıfat: Niteleme sıfatlarının nitelediği isim
bazen düşebilir. Bu durumda düşen isimdeki çekim ekleri niteleme sıfatlarına
eklenerek adlaşmış sıfat yapılır.
“Güzeller
içinden bir seni seçtim.” Örneğinde “güzeller” sözcüğü, aslında güzel kadınlar
veya erkekleri kastetmektedir.
“Doktor, hastaları
muayene etmek için odaya geldi.” Örneğinde “hastalar” sözcüğü, “hasta insanlar”
yerine kullanılmıştır.
Belirtme
Sıfatları: Sayı, soru, belirsizlik ve işaret yönlerinden
adları belirten sıfatlara belirtme sıfatları denir.
İşaret (İm) Sıfatı:
Varlıkları işaret ederek belirtir. Cümlede işaret sıfatını bulmak için
genellikle “Hangi?” sorusu kullanılır.
Asıl İşaret Sıfatları:
“Bu, şu, o, öteki, beriki, dünkü, yarınki, akşamki…”
Tarz Anlamlı İşaret
Sıfatları: “Böyle, şöyle, öyle”
Not:
En yakındaki varlık için “bu”, biraz uzakta olan varlık için “şu”, daha
uzaktaki veya konuşma esnasında orada olmayan varlıklar için “o” sıfatı
kullanılır.
Belgisiz (Belirsiz)
Sıfat: Adları tam olarak değil de aşağı yukarı belirten sıfatlardır. “Bütün,
hiçbir, her, çoğu, başka…”
Not:
“Bir” sözcüğü kesin sayı anlamı veriyorsa sayı sıfatı, vermiyorsa belgisiz
sıfattır. Sayı sıfatı olan “bir” yerine “iki, üç, on” gibi sayılar getirilirse
anlam bozulmaz .
Soru Sıfatı:
Adların sayısını, sırasını, ölçüsünü bildirir.
Asıl Sayı Sıfatları:
“Kaç?” ile bulunur. “Üç, beş, on…”
Sıra Sayı Sıfatları:
“Kaçıncı?” ile bulunur. “Üçüncü, ilk, son…”
Üleştirme Sayı
Sıfatları: “Kaçar?” ile bulunur. “Birer, ikişer…”
Kesir Sayı Sıfatları:
“Beşte iki, yüzde doksan, yarım, çeyrek, tam…”
Sıfatlarda
Anlam Özellikleri
Derecelendirme:
Eşitlik derecesi:
kadar, gibi
Üstünlük derecesi: -den
daha
En üstünlük derecesi:
en
Aşırılık derecesi: pek,
çok, oldukça, epey, az, gayet…
Not:
Bu ekler aynı zamanda iki nesne arasında niceliğin ya da niteliğin
karşılaştırılmasını sağlar.
Küçültme:
“-cik, -ce, -(i)msi,
-(i)mtrak, -cek…” ekleriyle yapılır.
Pekiştirme:
Tekrar (İkileme)
yoluyla pekiştirme: iri iri gözler
“-mi” eki yardımıyla
pekiştirme: güzel mi güzel yemek”
“ama” sözcüğü
yardımıyla pekiştirme: nefis ama nefis tatlı
“m,p,r,s” harfleri
yardımıyla pekiştirme: yemyeşil, sapsarı, tertemiz, masmavi, sapasağlam,
gepegenç, karmakarışık, abuk sabuk, rengarenk…
Not:
Sıfatlar,
zamirleri (adılları) da niteleyebilir. “Hiçbir şey senden daha önemli
değildir.”
Not: Bir sıfat birden
fazla ismi niteleyebilir. “Yeni evimizin geniş odaları, salonları,
koridorları vardı.”
Not:
Bir isim birden fazla sıfat tarafından nitelenebilir ya da belirtilebilir. “Şu
iki çocuk geçen gün kavga ettiler.”
Not:
Bir isim hem niteleme hem belirtme sıfatı alabilir. “Yaşlı bir adam
yolun kıyısından yürüyordu.”
Not:
Sıfatın olduğu her yerde bir sıfat tamlaması oluşur.
Belirteç
(Zarf)
Eylemleri, eylemsileri,
sıfatları ya da kendi türünden sözcükleri çeşitli yönlerden belirten
sözcüklerdir. “Daha” ve “en”, üstünlük zarfları olarak kullanılabilir. Bunlar,
miktar zarfları olarak kabul edilir.
Durum
(Niteleme) Zarfı: Eylemin, eylemsinin, sıfatın ya da
zarfların niteliğini bildirir. Eyleme sorulan “Nasıl?” sorusuyla bulunur.
“Belki bir gün
özlersin.”
“Onu mutlaka
aramalısın.”
“Yorgun görünen
öğrencilere izin verildi.”
“Polisi gören hırsız koşarak
uzaklaştı.”
Zaman
Zarfı: “Ne zaman?” sorusunun yanıtıdır.
“Önceleri bu
durumdan mustaripti.”
“Şimdi
gelebilirsin.”
“Otobüs birazdan
burada olacak.”
“Henüz gelmedi.”
“Artık
sevmeyeceğim.”
Miktar
(Azlık-Çokluk) Zarfı: Eylemlerin anlamlarını miktar
yönünden tamamlar. Eyleme “Ne kadar?” sorusu sorularak bulunur. “Gayet, oldukça, epey, biraz, az…”
“Çok düşün, az
söyle.”
Yer-Yön
Zarfı: Eylemlerin yerini ve yönünü belirtir. “Yukarı, aşağı, ileri, geri, dışarı, içeri,
öte, beri.” (Bu örneklerin haricinde yer-yön zarfı yoktur.)
Not:
Yer-yön
belirteçleri ikileme biçiminde kullanılırsa artık yer-yön belirteci olmaz.
“Kamyon geri geri
gidiyor.” Bu örnekte “geri geri” durum zarfıdır.
“İleri geri
konuşuyor.” Bu örnekte “ileri geri” durum zarfıdır.
Soru
Zarfı: Soru zarfları, diğer zarfları bulmak için
sorduğumuz soruların cümlede yer almış biçimleridir. “Nasıl, ne zaman, ne kadar, neden, ne…”
Cümleye
Soru Anlamı Katma
Soru Zamiriyle: “Bu
kuş sesleri nereden geliyor?”
Soru Sıfatıyla:
“Bu resmi hangi öğrenci yapmış?”
Soru Zarfıyla:
“Bu çiçekleri neden sulamıyorsunuz?”
Soru Ekleriyle:
“Sana verdiğim romanı okudun mu?”
Not:
Bir cümlede soru zamiri, sıfatı veya soru belirtecinin bulunması, soru
anlamının mutlaka o sözcükle sağlandığını göstermez. Hatta cümlede hiç soru
anlamı da bulunmayabilir.
“Bu kitabı kimden
aldığını söylemedi mi?”
“Onun hangi
mahallede oturduğunu bilmiyorum.”
Not:
Cümlenin öğeleri açısından düşünüldüğünde ad cümlelerinin de belirteci
olabilir.
“Bugün hava çok güzel.”
Cümlesinde “bugün” ve “çok” sözcükleri zarf görevinde kullanılmıştır.
Zarfların farklı
kullanımına örnekler:
Zarfların eylemi
etkilemesi: “Bugün çok çalıştık.”
Zarfların eylemsiyi
etkilemesi: “Çok çalışan kazanır.”
Zarfların sıfatı etkilemesi:
“Çok soğuk su içme.”
Zarfların zarfı
etkilemesi: “Çok hızlı gitme.”
Belirteçlerde
Anlam İlişkileri
Kesinlik:
elbet, elbette, mutlaka, asla, ne olursa olsun…
Dilek:
bari, keşke, inşallah, umarım…
Olasılık ve Varsayım: belki,
olsa olsa, tut ki…
Yanıt:
Peki, evet, hayır, hay hay…
Sınırlama:
artık, ancak, yalnızca, sadece…
Koşul:
Eğer, şayet, aksi takdirde…
Üleştirme:
birer birer, teker teker…
Yaklaşıklık:
aşağı yukarı, şöyle böyle…
Gösterme:
işte…
Yineleme:
tekrar, gene, yine, on kez, ikide bir…
Seyreklik:
ara sıra, bazı bazı, kimi kez…
İlgeç
(Edat)
Tek başına anlamı
olmadığı hâlde cümle içinde değişik anlam ilişkileri kuran sözcüklerdir.
İlgeçlerin özellikleri:
-
Sözcükler arasında değişik anlam
ilgileri kurar: araç, durum, amaç…
-
Bazı ilgeçler cümleye öbekleşmeden
girer. Genellikle de kendisinden önceki sözcükle öbekleşerek girer. Sıfat ve
zarf öbeği, oluşturabilir.
-
Başlıca
edatlar: gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, ile, sade, sadece, bir, tek,
denli, değin, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -den dolayı,
-den başka, yalnız, yoksa (acaba)…
-
“Sadece” anlamına gelen tüm sözcükler
ilgeçtir.
-
“değil” ve “mi” sözcükleri her durumda
ilgeçtir. “Bu kitabın dili yalın değil.”
-
Cümleden edat çıkarılırsa anlam bozulur,
ancak bağlaç çıkarılırsa anlam bozulmaz.
Not:
“Yoksa” ve “sanki” sözcükleri cümle başında yazılırsa edattır.
“Yoksa gitti
mi?”
“Sanki kazandı
da kazanmış gibi konuşuyor.”
Bağlaç
Tek başına anlamı
olmayan, eş görevli sözcükleri, sözcük gruplarını, cümle öğelerini ve cümleleri
birbirine bağlayan sözcüklerdir.
Eş görevli sözcükler:
“çamurlu ve dar yollar, Leyla ile Mecnun…”
Sözcük grupları:
“ağacın kırılan dalları ve yere
dökülen yaprakları”
Cümle öğeleri:
“Onun hem İzmir’de hem Antalya’da evi varmış.”
Cümleler:
“Kitabı okudu ve yatağına uzandı.”
Başlıca
Bağlaçlar: “ve, ile, ki, de, oysa, halbuki, lâkin, fakat, üstelik, hatta,
çünkü, kaldı ki, ama, ya da, gel gör ki, gelgelelim, veya, dahi, bile…”
Ünlemler
(Nidâ)
Sevinme, kızma, acıma,
şaşma, korku gibi duyguları; çağrı, buyruk ve yasaklama gibi durumları bildiren
sözcüklerdir. Tek başlarına genellikle anlam bildirmez.
A!, Aaa!, Ah!, Eh!,
Aman!, Hey!, Haydi!, Hişt!, Of!, Eyvah!...
Eylemler
ve Eylemsiler
Devinim bildiren
sözcüklere eylem (fiil) denir. Eylemler kip ve kişi eklerini alabilir.
Kılış
(İş) Eylemleri: Öznenin yaptığı işten, öznenin dışında
başka bir varlık etkilenir. Nesne alabilen eylemlerdir. “Onu” sözcüğü eyleme
getirilebilir. “boyamaz, delmek, bozmak, yapmak…”
Durum
Eylemleri: Öznenin içinde olduğu koşulları anlatır. Nesne
alamaz. “Onu” sözcüğü eyleme getirilemez. “oturmak, uyumak, dikilmek, gelmek…”
Durum eylemleri
genellikle insanlar için kullanılır.
Oluş
Eylemleri: Farklılaşma ve değişim bildirir. “solmak, morarmak,
yeşermek, uzamak…”
Not:
Kök hâlindeki bir eyleme getirilen yapım ekleri, o eylemi kılış, durum ya da
oluş eylemlerinden birisine dönüştürebilir.
“Uzatmak” eylemi bir
kılış eylemidir.
“Uzanmak” eylemi bir
durum eylemidir.
“Uzamak” eylemi bir
oluş eylemidir.
Not:
Eylemler “-yor” ve mastar eklerini alabilir; böylece ad soylu sözcüklerden
ayrılırlar. Ancak mastar ekleri, fiilin söylenişi için geçerlidir cümlede
“gelmek, konuşmak” biçiminde yazılan eylemler artık eylem değil, eylemsidir.
Not:
Eylemler çekimlenebilir.
Çekimli
Fiil: Kip ve kişi bildirecek duruma girmiş eylemlere
çekimli fiil denir.
Kip:
Eylemin bir dilek ya da zaman bildirmek için girdiği duruma kip denir. İki
gruba ayrılır.
Haber (Bildirme)
Kipleri
Görülen geçmiş zaman
(-di)
Öğrenilen geçmiş zaman
(-miş)
Şimdiki zaman (-yor)
Gelecek zaman (-ecek)
Geniş zaman (-r, -er,
-ar, -mez)
Tasarlama (Dilek)
Kipleri
Dilek-şart kipi (-se,
-sa)
Gereklilik kipi (-meli)
İstek kipi (-e)
Emir kipi (eki yok)
Not:
Kipleri
ayırmada temel nokta, kiplerin zaman bildirip bildirmemeleridir. Haber kipleri
zaman anlamı bildirirken dilek kiplerinde zaman kavramı yoktur.
Kişi:
Eylemi gerçekleştirendir. Eylemi kimin yaptığı çekimli eylemde eklerle
bildirilir. Türkçede üç şahıs söz konusudur. Şahısların çoğulları da vardır.
Cümlede kip ve kişi eki almayan sözcükler, eylem soylu bile olsa, onlara eylem
denmez.
Eylem
Çekimleri
Eylemin çekimli hâle
gelmesi, ona kip ve kişi ekleri getirilerek sağlanır. Kip ekleri sadece eyleme
ve ek eyleme gelebilir.
Çekimlemelerde genel
kaide şu şekildedir: “Eylem + Kip Eki + Kişi Eki”
Haber
(Bildirme) Kipleri: Eylemin hangi zamanda yapıldığını
bildirir.
Görülen
(Belirli) Geçmiş Zaman Kipleri: Anlatılan kişi eylemi
görmüştür veya biliyordur.
“(ben) geldim, (sen)
geldin, (o) geldi, (biz) geldik, (siz) geldiniz, (onlar) geldiler”
Öğrenilen
(Belirsiz, Rivayet) Geçmiş Zaman Kipleri: Sonradan
öğrenme anlamı vardır.
“(ben) gelmişim, (sen)
gelmişsin, (o) gelmiş, (biz) gelmişiz, (siz) gelmişsiniz, (onlar) gelmişler”
Not:
Rivayet geçmiş zaman kipi, cümleye “sonradan farkına varma” anlamı katabilir.
“Bugün epey
yorulmuşum.”
Şimdiki
Zaman Kipi: Eylemin söylenme ve gerçekleştirilme
zamanı aynıdır.
“(ben) gidiyorum, (sen)
gidiyorsun, (o) gidiyor, (biz) gidiyoruz, (siz) gidiyorsunuz, (onlar)
gidiyorlar”
Not:
“-mekte”, “-makta” ekleri da şimdi zaman anlamı verir.
“Yasal mermisiyle bir
komiser yaklaşmakta.”
Not:
Şimdiki zaman eki (-yor) ünlü daralması meydana getirebilir.
“Şu an çalışmak üzere
eve gidiyorum.” Örneğinde “gideyorum” yerine “gidiyorum” şeklindeki yazım, ünlü
daralmasına örnektir.
Gelecek
Zaman Kipi: Eylem henüz gerçekleşmemiştir.
“(ben) geleceğim, (sen)
geleceksin, (o) gelecek, (biz) geleceğiz, (siz) geleceksiniz, (onlar)
gelecekler”
Geniş
Zaman Kipi: Eylem, tüm zamanlar için geçerlidir.
“(ben) gelirim, (sen)
gelirsin, (o) gelir, (biz) geliriz, (siz) gelirsiniz, (onlar) gelirler”
Not:
Geniş zaman kipinin olumsuzu “–mez” eki ile yapılırken dilek kiplerinin
olumsuzu “-me” ile yapılır.
Dilek
(Tasarlama) Kipleri:
Dilek-koşul (şart)
kipi: Eylemin gerçekleşmesi ön koşula bağlıdır. Eki
(-se), (-sa)’dır.
“Ah bir zengin olsam.”
Gereklilik kipi:
Eylemin olması gerektiğini bildirir. “-meli, -malı” ekleriyle yapılır.
“Yemeğini
bitirmelisin.”
Not:
Gereklilik kipi kimi cümlelere ihtimal anlamı katar.
“Yanındaki babası
olmalı.”
İstek kipi:
“-e, -a” ile yapılır.
“Allah razı ola.” “Hadi
rast gele!”
Emir (Buyruk) kipi:
Eki yoktur.
“Lütfen gidiniz.” “Bizi
bekleyin.” “Dur oturma oraya!”
Eylemlerde
Anlam Kayması
Bir eylem kipinin kendi
anlamı dışında, başka bir kip yerine kullanılmasıdır.
“Yarın seni burada
bekliyorum.” (Şimdiki zaman kipi, gelecek zaman anlamında kullanılmıştır.”
“Sanatçı, yıllar önce
burada doğar.” (Geniş zaman kipi, geçmiş zaman anlamında kullanılmıştır.”
Ek
Eylem
Sözcük özelliğini
yitirip ek durumuna gelen “-imek” eylemidir. Ek eylemin cümlede iki görevi
vardır:
1. Basit
çekimli eylemleri, bileşik çekimli yapar.
“Bek-li-yor-du”
ve “Gel-ecek-miş” örneklerindeki “-du” ve “-miş” ekleri ek eylemdir.
2. Ad
soylu sözcükleri yüklem yapar.
“Bugün hava çok serindi.”
Not:
Herhangi bir isim yüklem olmuşsa, orada mutlaka ek eylem vardır.
Basit
Çekimli Eylem: Yalnızca bir tane kip eki alan
eylemdir.
“eylem + kip eki +
şahıs eki” şeklindedir.
“gittim, geldim,
gördüler, yapacaklar…”
Bileşik
Çekimli (Zamanlı) Eylem: Birden fazla kip eki alan
eylemlerdir.
“eylem + kip eki + kip eki
+ şahıs eki” şeklindedir.
“biliyordum,
gelecektin, yapacakmış, giderdiniz…”
Hikâye Bileşik Zamanlı
Eylem: İkinci kipi “-di” kipidir.
“tanışmıştım,
buluşacaktınız, seviyorduk, otursaydınız…”
Rivayet Bileşik Zamanlı
Eylem: İkinci kipi “-miş” kipidir.
“buluşacakmışsınız,
seviyormuş, otursaymışlar…”
Şart Bileşik Zamanlı
Eylem: İkinci kipi “-sa” kipidir.
“tanışmışsak,
buluşacaksalar, seviyorsa, kalırsak…”
Not:
Bir eylemde iki kip eki varsa, ikincisi ek eylemdir.
Katmerli Bileşik Zaman:
Üçlü kiptir. Türkçede sık karşılaşılmaz.
Gel-ecek-idi-ise
(gelecek zamanın hikâyesinin koşulu)
Not:
Ek eylemin görülen geçmiş zamanda çekimi “-idi”
ile yapılır.
“mutluydum, mutluydun,
mutluydu, mutluyduk, mutluydunuz, mutluydular (mutlulardı)”
Not:
Ek eylemin öğrenilen (rivayet) geçmiş zamanda çekimi “-imiş” ile yapılır.
“mutluymuşum,
mutluymuşsun, mutluymuş, mutluymuşuz, mutluymuşsunuz, mutluymuşlar
(mutlularmış)”
Not:
Ek eylemin şart kipinde çekimi:
“mutluysam, mutluysan,
mutluysa, mutluysak, mutluysanız, mutluysalar”
Not:
Ek eylemin geniş zaman kipinde çekimi:
“mutluyum, mutlusun,
mutludur, mutluyuz, mutlusunuz, mutlular”
Geniş zaman kipinde
(-dir) ekinin yazımı isteğe bağlıdır, bu ek günlük kullanımda düşebilir.
“Türkiye’nin başkenti
Ankara’dır.” ve
“Türkiye’nin başkenti
Ankara.” cümlelerinin ikisinin yazımı da doğrudur.
Not:
Ek eylemin olumsuzu “değil” sözcüğüyle yapılır. “görevli değil, mutlu değilim…”
Ek eylemin olumsuzu
olan “değil” sözcüğü, cümlede edat görevinde kullanılır.
Eylemsiler
Eylemlerden belli
eklerle türetilip isim, sıfat ya da zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir. Bu
sözcükler eylem gibi çekimlenmediği hâlde olumsuzluk eki alabilir. Eylemsiler
çekimlenemez.
İsim-fiil
(Adeylem): “Eylemlik” olarak da adlandırılır. Ad görevinde
kullanılır. “-mak, -me, -iş”
ekleriyle yapılır. İyelik eklerini alabilir.
“Kapının açılışı,
öğrencinin çalışması, Türkçenin dirilişi, seni özlemek…”
Not:
Bazı eylemler adeylem eklerini alıp kalıplaşarak bir varlığa ad olmuştur ve
eylemsi özelliğini yitirmiştir.
“Bu pastanenin dondurması
çok güzeldir, yemelisin.”
“Çakmak almak
için markete gitti.”
“Annemin dolmasını
herkes çok beğenir.”
“Döner, Türklere has yemeklerdendir.”
Sıfat-fiil
(Ortaç): Eylemlerden “-an,
-esi, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip sıfat görevinde
kullanılan sözcüklerdir. İyelik eklerini alabilir.
“koşar adım, baş
eğmez kar çiçeği, okumuş insan, kırılan cam, öpülesi
el…”
Not:
Ortaçlar
öteki sıfatlar gibi adlaşabilir. “Durakta bekleyenler şimdi otobüse
bindi.”
Not:
Bazı ortaçlar tamlanan (iyelik) eki alabilir. “Yazdığım mektup, okuduğumuz
kitap, aradıkları adres…”
Not:
Sıfat-fiil eklerini alan kimi sözcükler eylemsi özelliğini kaybederek kalıcı
isim olur.
“Evde hiç yiyecek
kalmamış.”
Not:
Ortaçların tamladığı isim bazı durumlarda düşebilir.
“Çalışan
kazanır.”
Bağ-fiil
(Ulaç, Zarf-fiil): Zarf (belirteç) görevinde kullanılan
eylemsilerdir. “-ıp(ip), -erek, -e … -e,
-meden, -meksizin, -ince, -(r) … -mez, -eli, -inceye dek, -dikçe, -ken, -den beri,
-den sonra, - di mi, -den önce, -esiye…” ekleri bağ-fiil ekleri olarak
kullanılabilir.
Ulaçlar “Ne zaman?”,
“Niçin?”, “Ne kadar?” gibi sorulara cevap verir.
Not:
Bazı sözcükler ulaç eki almış gibi gözükse de ulaç olmayabilir.
“Bu görüşmeden
sonuç çıkmaz.” (İsim)
“Veresiye
satışımız yoktur.” (Sıfat)
Not:
“-dık” sıfat-fiil ekine “-de, -den, -ince” eklerinden biri getirilerek ya da
“-cesine” ekiyle zarf-fiil anlamlı sözcükler türetilebilir.
“Geldiğinde evde
kimse yoktu.”
“Çalışmadığından
başaramadı.”
“Yalvarırcasına
bir şeyler anlatıyordu.”
Eylemler
İçin Not: “güle oynaya, konuşa konuşa” şeklindeki eylemler
tek eylem olarak sayılır. “Cümlede/paragrafta kaç tane eylem vardır?”
şeklindeki sorular için bu eylemler bir
tane alınır.
Hazırlayan:
Kaynaklar:
Tüm Türkçe yazılarında
seçkin üniversiteye hazırlık kitapları, üniversite ders kitapları, güvenilir
internet siteleri, bazı dil bilgisi makaleleri ve TDK resmî sitesi kaynak
olarak kullanılmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder